6 Haziran 2010 Pazar

Nikahta Keramet Varmis...

Ilk yazimda masamda bulunan meyve ciceklerini fotografladigini soyledigim canim is arkadasim dun saat 21:30 itibariyle dunya evine girdi. Ben ve Anadolu yakasinda oturan birkac arkadasim ise 20:30'da Caferaga Medresesi'nde baslayacak nikah toreni icin 19:00'da evden cikmanin yeterli olacagini dusunup buyuk bir hata yaptik! Tabi ki meteorolojinin Pazar gunu baslayacagini soyledigi yagmurun Cumartesi aksamindan bize surpriz yapacagini hicbirimiz tahmin edemezdik. Neyse ki tek bos bulunan biz degilmisiz, sevgili nikah memuru da bizden birkac dakika sonra mekana gelerek yureklerimizi ferahlatti :) 1.kopru trafiginde sikistigimiz sirada urettigimiz en iyi senaryonun gerceklesmis olmasi da bizi pozitif dusunmenin gucune biraz daha inandirdi!

Gelinimiz Pin zaman zaman urettigi karamsar senaryolarla beni dehsete dusuren bir kisilik oldugu icin bardaktan bosanircasina yagan yagmur sebebiyle huzursuz olmasindan cok korktugumu itiraf etmeliyim. Fakat kapilar acildiginda mustakbel esinin kolunda isil isil gulumseyince, ne kadar rahatladigimi anlatamam. Gulumsemek ne kelime 32 disiyle bizi selamlarken mutlulugunu gorememek imkansizdi!

Onlar nikah masasina oturur oturmaz ben ve fotograf makinem fotografci ve kameramandan kalan en uygun yere konuslandik. Onlar mi daha cok heyecanliydi nikah sahitleri mi bilemedim. 11 yildir suren bu aska sahitlik etmek sanirim herkesin boyunu fazlaca asiyordu cunku Pinar ve Namik'in bitmeyen sevgileri nikah memuru onunde edilen yeminden cok daha fazlasini kanitliyordu. Tum prosedurler tamamlandiktan sonra Namik'in guzel gelinimizin alnina kondurdugu naif opucukle buyu tamamlanmis oldu.

Onlar birbirlerine ettikleri yemini sahitlerin, ailelerin ve tum sevenlerinin onunde tazelerken bize sadece alkislamak dusuyordu. Pastalarini keserken yakaladigim bu fotograf, bir kez daha, ellerinin bir omur boyu hic ayrilmamasini dilememe sebep oluyor...

1 yorum:

  1. Önce yerim seni ben...:) Biz şimdi Namık'la biraz masa tenisi oynadık. Öğretme turları. Bugün Lykia World'ün azgın dalgalarıyla boğuştuk. Yedik, içtik. Sonra masa tenisi oynayalım, dedik. Öğrendim, hem de gayet güzel...:) Bak,sevgili sevdiğim de yanımda başını sallayarak onaylıyor. Sonra da laptopı alıp çeşitli ödemeleri yapmak için internet banka şubelerini aşındırdık. Bu disko ortamında ( zira internete bağlanabildiğimiz tek yer burası ) senin güzel yazını okuduk. Canım benim. Evet, gerçekten 32 diş olmuşum. Ama sen beni bir de kuaförden çıkarken görseydin... Love You... Blog çok güzel. Takipçiniz... Gizem'in hastasıyız...

    YanıtlaSil